28 Mayıs 2013 Salı

İMZA:KARIN

              Farklı yaşlarda, farklı eğitim ve yetiştirme biçimlerinden gelen kadınların eşlerine, sevgililerine, geçmişlerindeki veya geleceklerinde düşledikleri adamlara yazdıkları mektuplardan oluşan bir kitap “İmza:Karın”. Sevdikleri adamlara olan aşklarını, tutkularını; kimi zaman da kızgınlıklarını, nefretlerini dökmüşler satırlara.


Aslında, bir kitapçı rafında çok da ilgimi çekmeyecek bir kitap “İmza:Karın”. Arkadaşımın eli değmese, belki de farkında bile olmazdım. Ama okudukça hoşuma gitti. Sanki, evlerin pencerelerinden bakmak gibiydi. Kimi zaman gülümseyerek, kimi zaman da hüzünle okudum mektupları. Kimi mektuplardaki yıllara meydan okuyan aşkları okudukça, bir gün ben de o satırları yazabilmeyi diledim. Elbette her mektup aynı tatta değildi, sıkıldıklarım da oldu. Yine de kitabın genelini beğendim.
Kitabı almama neden olan Bahar’ın yazısını ise, tıpkı blog(www.ardaninannesi.com) yazıları gibi keyifle okudum. Sevdiğim birinin ismini, bir kitabın içinde de olsa görmek çok güzel bir histi. Kitabın kapağında görmek kim bilir nasıl olur? Umarım Bahar bizi bunun için çok bekletmez:))))   

19 Mayıs 2013 Pazar

İLK DOLMA DENEMESİ



         Dolma, sevgili eşimin en sevdiği yemeklerden. Hangi türü olursa olsun severek yer. Bugüne kadar, ya annem ve anneannemde yedik; ya da sağ olsunlar onlar pişirdikçe gönderdiler. Bense hiç bulaşmadım bu işe, bu haftaya kadar.
         Bu hafta, ben yaparım bu işi dedim. Ne kadar zor olabilirdi ki! Sadece biraz zamanımı alır dedim. Pazardan bir kilo tombik kabak aldırdım, dolaptan kıymayı çıkarttım, internetten tariflere baktım. Babam da gelip Zeynep Ela ile ilgilenmeye başlayınca, artık dolma yapmak için önümde hiçbir engel kalmamıştı.
         Dolaptan çıkarttığım 200-250 gr kıymayı, iki soğanı, bir çay bardağından biraz fazla kıymayı, yarım demet maydanozu bir kaşık salça, yağ, nane, karabiber ve tuzla güzelce karıştırdım. Aslında miktar biraz fazla geldi gözüme, ama çok da önemsemedim ve kabakları oymaya verdim kendimi. Sonra kabaklar doldukça, için kalacağı endişesi başladı ve tabii ki hazırladığım iç fazla geldi. Kıymayı buzluktan çıkarttığımdan, içi tekrar buzluğa da koyamazdım.
Allahtan bir marketin üzerinde oturuyoruz da aşağı inip bir kilo daha kabak aldım. Ama ikinci kilo biterken hala, en az iki kabak daha dolduracak içim kalmıştı elimde. Kalan içi de doldurduğum kabaklara paylaştırıp, göz kararı salçalı su ekledim. Tabii ki benim gözümün kararı yine çok geldiJ

         Sonuçta, koca bir tencereyi doldursa da, biraz fazla sulu olsa da lezzetli bir dolma ortaya çıktı. En önemlisi, Ahmet beğendi. Benim için oldukça yorucu bir deneyim olmakla birlikte; dolma pişirdim dediğimde, “gerçekten mi” diye sorarken sesindeki mutluluk tınısı her şeye değerdi. Afiyet olsunJ

        
           

12 Mayıs 2013 Pazar

İLK ANNELER GÜNÜ


         Bu benim bebeğimle geçirdiğim ilk anneler günüm. Geçen sene anneler gününde ilk kez kıpırtılarını hissettiğim bebeğim artık kucağımda. Ahmet sağ olsun, geçen sene de kutlamıştı, ama Zeynep Ela’nın varlığı bugünü daha da anlamlı kıldı.
         Günün sabahı omzumdaki tutulma nedeniyle keyifli başlamasa da, anneannemizde yaptığımız kahvaltı ve büyük anneannemizde yediğimiz akşam yemeği ile oldukça keyifli bir şekilde bitti. 
          

             Başta annem ve anneannem olmak üzere tüm annelerin, anne adaylarının ve müstakbel annelerin anneler günü kutlu olsun. 

3 Mayıs 2013 Cuma

AHMET 34 YAŞINDA

           Bugün sevdiğim adamın, kocamın doğum günü. 34 yıl önce bugün karar vermiş dünyaya gelmeye. İyi ki de gelmiş:)
           Doğum günün kutlu olsun sevgilim.Birlikte, mutlu, sağlıklı daha nice yıllara....

2 Mayıs 2013 Perşembe

ZEYNEP ELA'NIN DİŞİ ÇIKTI


ZEYNEP ELA’NIN ÇIKAN DİŞLERİ ANKARA VE İSTANBUL’DA TÖRENLERLE KUTLANDIJ

         Zeynep Ela, diş çıkartma konusunda biraz erken davrandı. 4. ayımız bittiğinde alttaki iki dişimiz de kendini göstermişti. Halamızın ortaya attığı diş buğdayı fikri,  benim de aklıma yatınca başladım internetten araştırmaya. Bir yandan da babaannemizden gelecek haberleri bekliyorduk. Doktor, yeni ameliyat olan babaannemize seyahat izni vermeyince; biz de önce Ankara’da, sonra da İstanbul’da iki kutlama yapmaya karar verdik. Ben o sırada Gülcihan Halamın da burada olacağını düşünüp, ona göre tarih belirlemiştim.  Ama onun diş buğdayına kalamayacağını öğrenince bizim diş buğdayı kutlaması üçe çıktı. (Burada, görmemişin bir kızı olmuş, üç diş buğdayı yapmış dediğinizi duyar gibi oluyorumJ)
         İlk kutlama, anneannemizin evinde oldu. Zeynep Ela’nın dişlerini ilk gören olduğu halde, o gün nöbette olacağı için gelemeyecek olan Özlem teyzemiz ve halam için yaptık. Annem, ilk defa pişireceğinden biraz endişeli de olsa, buğday konusunda tam not aldı.

         İkinci diş buğdayını, 16 Martta bizim evde yaptık. Günler öncesinde başladık hazırlık yapmaya. Gelenlere hediye etmek için diş fırçaları aldık. Zeynep Ela, son anda dişlerini gösteren bir poz vererek fırçaların üstüne bağlayacağımız kâğıdı güzelleştirdi.


           Üzerinde “Zeynep Ela’nın Dişi Çıktı” yazan banner, bir sürü süs ve balonlarla süsledik salonu. Bahar Teyzemizin elleriyle yaptığı güzel diş kurabiyeleri,

 anneannemizin diş buğdayı, benim yaptıklarım, Büyük Anneannemizin yaptığı börek, Hanife Halamın ve Belkıs Teyzemin kurabiyeleriyle donattık masayı.      

         Zeynep Ela’nın da keyfi yerindeydi. O kucak senin, bu kucak benim dolaştı durdu bütün gün. Ama sanırım en çok, diş buğdayını etrafa dağıtırken eğlendi. Dişleri kolayca çıksın diye başından buğday taneleri döktük. Bu arada masaya koyduğumuz telefon, bilgisayar, tansiyon aleti, tornavida, fotoğraf makinesi, kaşık ve kalemden telefonu seçti. Ancak, anneannem bizleri doktor yapamamanın da etkisiyle, en küçük torun belki doktor olur diyerek zorla tansiyon aletini de tutmasını sağladı. Bakalım bizim küçük hanım ne olacak? İletişimci mi doktor muJ
         Üçüncü ve son diş buğdayını ise 23 Nisan’da babaannemizin evinde yaptık. Bu seferki diş buğdayına halamız damgasını vurdu. Gerek yaptırdığı diş kurabiyeleri, gerekse hazırladığı minik hediyelerle. 

Ama asıl bomba diş buğdayıydı. Pudra şekeri ile tatlandırdığı buğdaya, kuru meyveler ekledi, jelibon, kuruyemiş ve damla çikolatayla süsledi. Gerçekten görüntü olarak da tat olarak da çok güzeldi. Soframızda ise pide, salatalar ve Sevil Teyzemizin keki vardı. Kapanış ise dedemiz ve büyük amcamızın kaşık oyunuyla oldu.

         Her iki diş buğdayında da en çok dikkati pastalar çekti. Şeker hamurlu pastaları sevmediğimizden, ikisinde de sadece süslemeler şeker hamuruydu. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, İstanbul’daki pasta görüntü olarak daha güzel olsa da lezzet açısından Ankara’da yaptırdığımız pasta daha güzeldi.

         Hepsinin en güzel kısmı ise; sevdiklerimizle bir arada olmaktı. Dilerim Zeynep Ela hep böyle sevgi dolu kalabalıklar içinde büyür.