30 Haziran 2014 Pazartesi

ZEYNEP ELA'NIN YENİ OYUNCAKLARI

         Geçenlerde Zeynep Ela'nın oyuncak kutusunu toplarken çok uzun zamandır ona yeni bir şeyler almadığımızı fark ettim. Bunda İstanbul gezimizden, Özge abladan aldığımız ve diğer hediye ganimetlerle dönmemizin yanında, oyuncak kutumuzun taşma noktasına gelmesi de etkili oldu tabii. Gerçi kendimi tutmak o kadar da kolay olmuyor, çünkü hala en sevdiğim dükkanlar oyuncakçılar ve yeni çıkan oyuncakların büyüsüne Zeynep Ela'dan çok ben kapılıyorum:)) Sanırım Zeynep Ela büyüdükçe, babasının işi daha da zorlaşacak, çünkü hem karısını hem kızını oyuncakçıdan sürükleyerek çıkarması gerekecek :))
         Neyse ki; artık oyuncakların satıldığı internet siteleri var da almak istediklerin dışında bir dolu şey alıp çıkmıyorsun. Yine de ben kendimi tutamadım ve bir değil iki oyuncak aldım ama olsun:)) Daha önce de alışveriş yaptığım ve ne teslimatta ne de ürünlerde bir sorun yaşamadığım için Toyzz Shop'u tercih ettim yine. 0-3 yaş bebek oyuncaklarına bakarken, sayı sayan aslanda takılı kaldım resmen. Hem 4 dilde sayı sayabilmesi, hem sevimliliği, hem de içindeki renkli topların fırlamasının ne kadar eğlenceli olacağını düşünüp direk sepete attım. Zeynep de görür görmez bayıldı. Topların nasıl ağzından atılacağını öğrendiği gibi, sayı sayarken aslancığa eşlik bile ediyor. Henüz sadece Türkçe olarak etse de günün birinde İspanyolca 10'a kadar sayabilir kim bilir:))) Gerçi Türkçe olarak da sadece çift sayılarla ilgileniyor ama olsun:))
       


        Zeynep Ela hafta içi anneannede kaldığı için bir oyuncak da oraya aldım. (Hayır kendimi tutamamış olmamla hiçbir ilgisi yok:))) Bu aralar sürekli bir şeyler pişirip bize yedirdiği için, içinde kaşığı ve tabağı olan bebek kutusunu görünce sepete atmadan duramadım.  Bebeğin ismine bir türlü karar veremesek de Zeynep Ela ona ve tabii diğer bebeklerine yemek yedirmeye bayıldı.



         

13 Haziran 2014 Cuma

Sevgilim,


Hayatımızı değiştiren o imzayı atalı, tam beş sene olmuş. Oysa daha dün gibi ilişkimizin başladığı günler. Her gün görüştüğümüz, saatlerce konuştuğumuz zamanlar; evet bu adamla olabilir dediğim, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini cüzdanından çıkardığın an; “hayatıma hoş geldin” dediğimde az daha denize düşüyor olman… Sanki daha yeni olmuş gibi.

23 Mayıs 2007’de ilk tanıştığımızda, bu noktaya gelebileceğimizi hiç düşünmemiştim. Seni biriyle tanıştırmak istiyoruz dediklerinde, sadece eğlence olsun diye kabul etmiştim. Haziran ayında çıkma teklif ettiğinde bile hala işin eğlencesindeydim. Ama sen, konuşa konuşa çeldin aklımı. Ekim ayına geldiğimizde, çoktan evlilik hakkında konuşur olmuştuk olmasına ama ortada teklif yoktu. Başının etini epeyce yedikten sonra oldukça hoş bir şekilde aldım teklifimi, e bana da kabul etmek düştü tabii. Nedense hatırlamıyoruz teklif ettiğin tarihi. Ne garip oysa ikimiz de hatırlarız önemli zamanları. Nasıl heyecanlıysak o araJ  

Sözdü, nişandı derken 2008’in ilk 6 ayının nasıl geçtiğini anlamadık zaten. Sonraki 6 ayı ise askerlik aldı. Neyse ki İzmir’deydin de arada görüşebildik. Bir sabah erken saatlerde, birliğin kapısında beni gördüğün zamanki yüz ifadeni ise hiç unutamıyorum. Ne kadar endişelenmiştim, o karanlık İzmir sabahında beni içeri almazlarsa, daha da beteri sırtımdaki çantayla bir şey yapmaya geldim sanırlarsa diye.



2009 yılı tatlı telaşlarla başladı bizim için, düğün tarihi olarak tanıştığımız mayıs ayını seçmiştik, yavaş yavaş her şeyi hazırladık. Düğüne 9 gün kala, futbol oynayacağım dedin, düğünden önce bir sakatlık çıkarma sakın dedim gülüştük. Çantanı al, Ahmet rahatsızlanmış dediklerinde aklıma kalp krizi geçirebileceğin hiç gelmemişti. Apar topar hastanede buldum kendimi. İyi olduğunu görene kadar sanki yıllar geçti. Sonrasında, hastanede herkes öğrenmişti bizi, düğüne 9 kaldığını. Bu kalp krizi bize vız geldi tabii. Hastaneden çıkar çıkmaz yeni bir tarih belirledik ve yolumuza devam ettik.

 Ve bugün tam beş yıl oldu. İki kişi çıktığımız yola, şimdi üç kişi devam ediyoruz.  Çok şükür ki bu beş yılı, zaman zaman didişsek de çoğu zaman gülerek geçirdik. Verdiğim karardan, attığım imzadan bir gün bile pişman olmadım. Sen önce sevdiğim adam, sonra kocam şimdi ise çocuğumun babası oldun. Adının başına gelen sıfatlar değişse de sana olan duygularım hiç değişmedi.


Hayatım;
Birlikte geçirdiğimiz 1825 gün için, beni benden çok düşündüğün için, uğur böceğimiz için, en iyi arkadaşım olduğun için teşekkür ederim. Yıldönümümüz kutlu olsun.
Karın