Hayatımızı değiştiren o imzayı
atalı, tam beş sene olmuş. Oysa daha dün gibi ilişkimizin başladığı günler. Her
gün görüştüğümüz, saatlerce konuştuğumuz zamanlar; evet bu adamla olabilir
dediğim, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini cüzdanından çıkardığın an; “hayatıma
hoş geldin” dediğimde az daha denize düşüyor olman… Sanki daha yeni olmuş gibi.
23 Mayıs 2007’de ilk
tanıştığımızda, bu noktaya gelebileceğimizi hiç düşünmemiştim. Seni biriyle
tanıştırmak istiyoruz dediklerinde, sadece eğlence olsun diye kabul etmiştim.
Haziran ayında çıkma teklif ettiğinde bile hala işin eğlencesindeydim. Ama sen,
konuşa konuşa çeldin aklımı. Ekim ayına geldiğimizde, çoktan evlilik hakkında
konuşur olmuştuk olmasına ama ortada teklif yoktu. Başının etini epeyce yedikten
sonra oldukça hoş bir şekilde aldım teklifimi, e bana da kabul etmek düştü
tabii. Nedense hatırlamıyoruz teklif ettiğin tarihi. Ne garip oysa ikimiz de
hatırlarız önemli zamanları. Nasıl heyecanlıysak o araJ
Sözdü, nişandı derken 2008’in ilk
6 ayının nasıl geçtiğini anlamadık zaten. Sonraki 6 ayı ise askerlik aldı.
Neyse ki İzmir’deydin de arada görüşebildik. Bir sabah erken saatlerde,
birliğin kapısında beni gördüğün zamanki yüz ifadeni ise hiç unutamıyorum. Ne
kadar endişelenmiştim, o karanlık İzmir sabahında beni içeri almazlarsa, daha
da beteri sırtımdaki çantayla bir şey yapmaya geldim sanırlarsa diye.
2009 yılı tatlı telaşlarla
başladı bizim için, düğün tarihi olarak tanıştığımız mayıs ayını seçmiştik,
yavaş yavaş her şeyi hazırladık. Düğüne 9 gün kala, futbol oynayacağım dedin,
düğünden önce bir sakatlık çıkarma sakın dedim gülüştük. Çantanı al, Ahmet
rahatsızlanmış dediklerinde aklıma kalp krizi geçirebileceğin hiç gelmemişti.
Apar topar hastanede buldum kendimi. İyi olduğunu görene kadar sanki yıllar
geçti. Sonrasında, hastanede herkes öğrenmişti bizi, düğüne 9 kaldığını. Bu
kalp krizi bize vız geldi tabii. Hastaneden çıkar çıkmaz yeni bir tarih
belirledik ve yolumuza devam ettik.
Ve bugün tam beş yıl oldu. İki kişi çıktığımız
yola, şimdi üç kişi devam ediyoruz. Çok
şükür ki bu beş yılı, zaman zaman didişsek de çoğu zaman gülerek geçirdik.
Verdiğim karardan, attığım imzadan bir gün bile pişman olmadım. Sen önce
sevdiğim adam, sonra kocam şimdi ise çocuğumun babası oldun. Adının başına
gelen sıfatlar değişse de sana olan duygularım hiç değişmedi.
Hayatım;
Birlikte geçirdiğimiz 1825 gün
için, beni benden çok düşündüğün için, uğur böceğimiz için, en iyi arkadaşım
olduğun için teşekkür ederim. Yıldönümümüz kutlu olsun.
Karın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder