11 Nisan 2014 Cuma

ZEYNEP ELA 1,5 YAŞINDA

    Zeynep Ela ile 1,5 yılı devirdik. Yaklaşık 550 gün olmuş küçük hanımla tanışalı, hayatımız tamamen değişeli. İlk bir yılını, 24 saat birlikte geçirdik ki hayatımın en güzel bir yılıydı; son 6 ayını ise birlikte olduğumuz zamanların keyfini çıkarmaya çalışarak geçiriyoruz. Gün boyu ondan ayrı kalmış olmanın sıkıntısı, bizi karşılarken attığı çığlıklarla ve neşesiyle uçup gidiyor.
     Aslında blog yazmaya başlarken, her 3 ya da 6 ayda bir Zeynep Ela'ya dair yazılar yazmaya karar vermiştim, hatta 6. ayı ve 9. ayı yazdım ama, 12. ay yazısı benim işe başlama psikolojim yüzünden taslaktan öteye gidemedi. Sonrasında ise ülkede yaşananlar pek yazacak hal bırakmadı. Yine de bu sefer kararlıyım bitireceğim:))
     Gelelim assolistimize:)))
   
      Gelişim: 12. ay kontrolünde 10.220 Kg olan kilosu, 18. ayda sadece 780 gr artıp 11 Kg olsa da boyu tam 7 cm uzamış ve 81 cm olmuş.
      13. ayında başladığı yürümeyi oldukça geliştirip, koşmayı ve merdivenlerden çıkmayı da aradan çıkardı ama merdivenlerden inme konusu hala sıkıntılı.
       Dişlerimizin çoğu çıktı, ama en zor aşamaya geldik. Arka azılar çok zorluyor. Sürekli eli ağzında.
       Artık söylediğimiz hemen hemen her şeyi anlıyor. Söyleyebildiği kelimelerin sayısı da arttı. Bazı kelimeleri de bizden sonra tekrar ediyor ama bir daha söylemiyor.
       Bu aralar inat krizleriyle başımız dertte. Bazen yemek yememek için, bazense hiç bir şey yokken kendini yere atıp, ağlamaya başlıyor ve sakinleşmesi çok uzun sürüyor. Evet biliyorum, "terrible two". Genellikle sabırlı olmaya, çoğu zaman görmezden gelmeye çalışsam da özellikle dedesinin yanında bu krizlere girdiğinde baya zorlanıyoruz. Yine de zor bir çocuk olduğunu söylersem haksızlık etmiş olurum.
      Oyuncaklarla daha çok oynuyor. Yine de favorisi hala damacanalar ve kovalar. Çay setini çok sevdi. Bu aralar sürekli bize mama yediriyor. Yapılmış blokları yıkmak ise en büyük hobisi.



       18. ayını doldurmadan tuvaletle de tanıştı. Şimdilik sadece arada sırada tuvalete gidelim mi diyoruz, tuvalette zaman geçiriyoruz, geçirdiğimiz zaman mutlu sonla biterse de büyük sevinç gösterileri yapıyoruz:)) Tuvalette ne yapılacağını bilse de ne zaman gidilmesi gerektiğini henüz bilmiyor, biz de çok zorlamıyoruz.
       Başka insanlara karşı nadiren utangaçlık yapıyor. Sıcakkanlı ve güleç bir çocuk. (Bu konudaki dualarım kabul oldu:)) Dışarıda her gördüğümüz yaşlı amcaya dede diyor. Hatta seçim zamanında her afişi gösterip dede diyerek, bizi baya sinir etti:)) Eğer biri elini uzatırsa ve tabii canı isterse öpüyor. Gerçi sadece alnına götürüyor (aslında ele kafa atıyor da diyebiliriz:)) ama olsun. Diğer çocuklara da aynı sevecenlikle yaklaşıp, sarılmaya öpmeye çalışıyor ama ne yazık ki bu diğerleri açısından biraz korkutucu oluyor. Anneannesinin apartmanında oturan Asya daha yeni yeni alışıyor bizim kızın sevgi gösterilerine, bazen ağlayıp kaçtığı oluyor. Böyle zamanlarda bizim Elmyra diye dalga geçiyoruz. (Bizim yaştakiler mutlaka hatırlarlar bir çizgi film karakteriydi.)

        Hala saçlarımız uzamadı. Görenler saçını mı kestirdin diyor. Sadece bu kadar uzatabildik diyoruz. Arada iki tel bulup toka taksam da Zeynep Ela onları hemen çıkartıp hevesimi kursağımda bırakıyor.


       Uyku: İşe başlamadan önce, kendi odasında yatmaya başlamıştı. Gerçi çok sıkı sıkıya uyguladığımız bir kural olmadı hiçbir zaman. Bazen ben yorgun olduğumda, bazen sabaha karşı uyandığı ve bizde kalkacak hal olmadığında bizim yatakta uyuduğu oluyor.  Ama uykuya dalmak için benim yanında oturmam, pışpış yapmam gerekiyordu. Uyku eğitimi vermeyi düşünüp, bunun için eğitime gitsem de bir türlü yapamadım.    
        Sonra yavaş yavaş geçiş yapabileceğimizi düşünüp, önce pışpışlamayı bıraktım. O yatakta uyumaya çalışıyor ben hemen yanında kitap okuyordum. Bir süre sonra ben yatağın yanından ayrılıp, odadaki diğer yatağa geçtim. Beni göremiyordu ama arada uyumasını, orada olduğumu söylediğimden sesimi duyuyordu. Son aşama olarak da odadan çıktım. Bir süredir, sütünü içiyor; dişlerini fırçalıyor; babasına ve balıklara iyi geceler diyor; kitabını okuduktan sonra saat 9'da kendi kendine uykuya dalıyor. Uyku eğitimlerinde, kendi kendine uyuyan çocukların gece kesintisiz uyuyabildikleri söylense de biz geceleri 1-2 kez uyanıyoruz. Bu uyanmalarda bazen emziğini verince hemen uykuya dalıyor, bazense uyumadığı için ben pes edip bizim yatağa götürüyorum.
   
        Gündüzleri ise tek uykuya geçtik sonunda. Gün içerisinde genellikle 1,5 saat uyuyor.

         Yemek: İşe başladığımdan beri sabah kalkınca ve akşam yatarken sürdürdüğümüz emme rutinimizi, 18 ayını doldurduğu günden beri sadece sabahla sınırladık. Geceleri bir bardağa yakın süt içiyor artık. Neyseki inek sütünü sevdi. Sabah kahvaltılarında süt içiyor. Kahvaltılarını hafta içi anneannesi ve dedesiyle yapıyor.  
         Yemek açısından bir günü bir gününü tutmuyor. Bu aralar yemek yedirmek çok zorlaştı. Bir öğünü düzgün yese ondan sonrakini yemeyebiliyor. Ama asıl sıkıntımız ekmek. Tam bir ekmek hastası Zeynep Ela öyle ki çoğu zaman masada ekmeği saklıyoruz. Bazen de yemek yedirebilmek için ekmeği rüşvet olarak kullanıyoruz.
         En sevdikleri pilav, köfte. Onların dışında bütün hamur işlerini çok seviyor. Tatlı olan her şey ise favorisi; meyveler, kuru meyveler, her türlü tatlı. Kesin olarak yemediği şey domates, onun dışındakileri gününe bağlı olarak bazen yiyor, bazen yemiyor.


         Sevdikleri: Kovalamaca, saklambaç, oyuncaklarla oynamak, boğuşmak.
         Tv'de Canım Kardeşim ve Baby Tv.
         Ayakkabıyı, çorabı hatta becerebilse üstündeki her şeyi çıkartıp koşturmak.
         Kumanda ve telefonlarla oynamak.
         Her çeşit müzik ve dans etmek. Çoğu zaman müziğe bile gerek yok, anneannesi havuç rendelerken oynamışlığı var:)))
         Gıdıklanmak. Döndürülmek. O kadar hoşuna gidiyor ki bir sefer yetmiyor, mutlaka "bi daha" diyor.
         Bir şeylerle yüzünü gizleyip "cee" yapmak.
         Dışarı çıkmak, gezmek.
         Çocuk parkları, en çok salıncak ve kaydırak.
         Kuşları kovalamak.


         Sevmedikleri: Bir yerde uzun süre oturmak.
         Yapmak istemediği bir şey için zorlanmak.

          Zeynep Ela'nın kelimeleri: Anneanne, mama ve düğme ile başladığımız serüvenimiz, her gün eklenen yeni kelimelerle devam ediyor. Artık sadece işine geldiğinde anneanne diyor, onun dışındaki zamanlarda anne. Babasına bazen baba, bazen de Ahmet diyor. Bir çok kelimeyi söylemeye çalışıyor. Telefonda konuşurken bir şeyler anlatıyor, ama biz henüz o dili çözemedik:)) Çözebildiklerimizin tercümesi ise;
          Havvu: Havlu
          Mınna: Genellikle ekmek bazen de herhangi bir yemek.
          Fu : Su
          Nene: Babaanne
          Ayşa: Ayşe
          Tiyza: Teyze
          Da: Dayı
          Ahme: Ahmet
          Gugu: Duygu
          Tamam: Oh
          Çiça: Çiçek
          Bop: Top
          Abba: Abla
          Ku: Kuş
          Harkı: Şarkı
          Ça: Çay
          Bunların dışında, hadi, bi daha, dede, hala; iyi misin diye sorulunca iyi; ne yapıyor diye sorulunca uyuyo; ağlayan birini görünce ağlıyo.
           Bu aralar bütün soruların cevabı dede. Kim aldı, kim yaptı, sorular önemli değil tek bir cevap var:)) Ne alalım ya da ne getirelim sorularının cevabı da tek: mama:))
           İnek, köpek ve kedi seslerini biliyor.
           Bir de "dikka" var. Henüz ne olduğunu çözemedik. Şarkı söyler gibi melodik bir şekilde, tekrar tekrar söylüyor.
           Altını değiştirirken bir ayağını öpünce, diğerini de "bu" diyerek öpülmesi için uzatıyor:))
       



     





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder