Dolma, sevgili
eşimin en sevdiği yemeklerden. Hangi türü olursa olsun severek yer. Bugüne kadar, ya annem ve anneannemde yedik; ya da sağ olsunlar onlar pişirdikçe gönderdiler.
Bense hiç bulaşmadım bu işe, bu haftaya kadar.
Bu hafta, ben yaparım bu işi dedim. Ne kadar zor olabilirdi ki! Sadece biraz zamanımı alır
dedim. Pazardan bir kilo tombik kabak aldırdım, dolaptan kıymayı çıkarttım,
internetten tariflere baktım. Babam da gelip Zeynep Ela ile ilgilenmeye
başlayınca, artık dolma yapmak için önümde hiçbir engel kalmamıştı.
Dolaptan çıkarttığım
200-250 gr kıymayı, iki soğanı, bir çay bardağından biraz fazla kıymayı, yarım
demet maydanozu bir kaşık salça, yağ, nane, karabiber ve tuzla güzelce
karıştırdım. Aslında miktar biraz fazla geldi gözüme, ama çok da önemsemedim ve
kabakları oymaya verdim kendimi. Sonra kabaklar doldukça, için kalacağı
endişesi başladı ve tabii ki hazırladığım iç fazla geldi. Kıymayı buzluktan
çıkarttığımdan, içi tekrar buzluğa da koyamazdım.
Allahtan bir marketin üzerinde
oturuyoruz da aşağı inip bir kilo daha kabak aldım. Ama ikinci kilo biterken
hala, en az iki kabak daha dolduracak içim kalmıştı elimde. Kalan içi de
doldurduğum kabaklara paylaştırıp, göz kararı salçalı su ekledim. Tabii ki
benim gözümün kararı yine çok geldiJ
Sonuçta,
koca bir tencereyi doldursa da, biraz fazla sulu olsa da lezzetli bir dolma
ortaya çıktı. En önemlisi, Ahmet beğendi. Benim için oldukça yorucu bir deneyim
olmakla birlikte; dolma pişirdim dediğimde, “gerçekten mi” diye sorarken sesindeki
mutluluk tınısı her şeye değerdi. Afiyet olsunJ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder