3 Ağustos 2013 Cumartesi

NAZLI AİLESİ KÖYÜNE DÖNDÜ

         Sonunda evimizdeyiz. Evi bu kadar özleyebileceğimi düşünmemiştim hiç. Zaten, üniversiteden beri de hiç bu kadar uzun tatil yapmamıştım. Hep birer haftalık, en çok iki haftalık tatillerden sonra dört hafta oldukça uzun geldi ve benim gibi gezmeyi, denizi seven biri bile özledi evini.
         Bu sene, benim ücretsiz izinde olmamı da fırsat bilip uzun bir tatil planlamıştık. Zeynep Ela ilk kez denize gireceği için de oldukça heyecanlıydık. Ama planlarımız o kadar değişti ki, bir ara hiç gidemeyeceğiz diye düşünmeye başladım. Önce belirlediğimiz tarihte kuzenimin mezuniyeti olunca, bir hafta ertelemek durumunda kaldık. Sonra, Maliye Bakanlığı’nın bütçe çağrısını yapması yüzünden Ahmet’in gelme durumu sıkıntıya girdi. Beş gün gelecek, üç gün gelecek derken bir de baktık ki gelemiyor. Bizim için oldukça moral bozucuydu. Neyse ki tatilin sonunda bize katıldı da, eksik başlayan tatilimiz tamam oldu.
         29 Haziran’da düştük yollara. İlk istikamet Fethiye, halamların eviydi. Zeynep Ela ile daha önce de yolculuk yapmıştık ama ilk defa bu kadar sıcakta ve bu kadar uzun bir yolculuk yapacağımız için biraz endişeliydim. Aslında korktuğum kadar kötü olmadı. Sadece yolculuğun sonlarına doğru biraz arıza çıkardı, ki biz bile sıcaktan bunalmıştık.
          En çok merak ettiğimiz, Zeynep Ela’nın denizde ne yapacağıydı. Gerçi yıkanmayı sevdiği için denizi de seveceğini düşünmüştüm. Düşündüğüm gibi de oldu. Denizin içinde olmayı da kenarında yürümeyi de çok sevdi. Simidine kurulup ayaklarını çırptı. Fethiye’de geçirdiğimiz bir hafta halamlarla, kuzenim ve ailesiyle oldukça güzel geçti. Gittiğimiz Yaka Park ve Günlüklü Koyu kesinlikle tekrar gidilmesi gereken yerler listeme girdi.

         Bir hafta sonunda tekrar düştük yollara, yine bunaltıcı bir yolculuktan sonra Dikili’ye vardık. Dikili, diğer ilçelerin aksine çok fazla turistin gelmediği, oldukça sakin bir Ege ilçesi. Çok fazla eğlence aramayan, kafa dinlemek isteyenler için bire bir. Yani, tam bize göre. Zaten etrafta o kadar çok tanıdık var ki, sıkılma ihtimali de pek yok.
         Zeynep Ela’nın keyfi de oldukça yerindeydi. Denize giriyor, parkta sallanıyor, kucaktan kucağa geziyordu. Bütün bunlara bir de havuz sefaları eklenince oldukça eğleniyordu küçük hanım. Anneanne ve dedeyle tatil yapıyor olmanın tüm imkanlarını kullandık. Hiç yalnız kalmadı. Ya dedede ya anneannedeydi. En güzeli ise, sabahları Zeynep Ela’yı onlara verip biraz daha uyuyabilmekti. Tek sıkıntımız babamızın olmamasıydı. Dilimizde “yatcaz kalkcaz, yatcaz kalkcaz, hoop ordayız” şarkısı, gün sayıyorduk.  

          Temmuzun 18’inde oldukça maceralı bir yolculuktan sonra, Ahmet de katıldı aramıza. Baba kızın buluşması çok etkileyiciydi. Daha önce bir hafta ayrı kalmışlardı ama dile kolay üç hafta olmuştu bu sefer. Kapıda görür görmez gülücüler atmaya başladı babasına. Kucağına atıldı ve ondan sonra bana bile gelmedi. Sürekli yüzünü okşayıp, öpüyordu. Sonradan kameraya çekmediğime çok üzüldüm bu özel anları.

         



           Bu arada babaannemiz ve dedemiz de Ören’e gelmişlerdi. Onları ziyaret etmemek olmazdı. Önce cümbür cemaat biz gittik, sonra onlar geldi. Aslında onlarla birlikte gidip, kalacaktık ama Zeynep Ela huzursuz bir gün geçirince vaz geçtik. Onun yerine bir gün sonra tekrar ziyaretlerine gittik. Hem birlikte vakit geçirmiş olduk, hem de Ahmet uzun zamandır yemediği göbeteyi (bir çeşit Tatar böreği) yeme fırsatı buldu.

         Yoğun geçen bu birkaç günden sonra, tatilin son günlerini genelde dinlenerek ve denize girerek geçirdik. Ama Ayvalık ve Cunda’ya gitmeden dönmek olmazdı. Gitmişken Ayvalık pazarını gezip, Cunda’da da balık yiyip döndük.

         Cumartesi günü, dönüş günüydü. Çok erken çıkamadığımızdan geç bir saatte girdik Ankara’ya. İftar saati olduğundan sakindi yollar. Anneannemin evine geldiğimizde, bütün aile yorgunluktan bitkin düşmüştük.

         Bir haftadır Ankara’dayız, ama daha kendimize gelemedik. Bir de üstüne Zeynep Ela’yı yeni uyku düzenine alıştırmaya çalışmak ve o kalabalıktan sonra tek başımıza kalmamız eklenince tatil yazısını yazmak da bu güne kısmet oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder